"Rabbin sana ne darıldı, ne de seni bıraktı"(Duha-3)

18 Aralık 2013 Çarşamba

TARİF: PANCAKE

Pek çoğumuz daha pancake le tanışmamıştır belki (ki benim tanışıklığım da yeni aslında) ya da duymuşuzdur da kahvaltılardaki alafranga tercihimiz krepten öteye geçemediği için pancake e ayıracak zamanımız olmamıştır :) Ama durun ve bir daha düşünün! Kim kahvaltı da reçeller ve nutelladan başka bir tatlı seçeneği daha olsun istemezki?! Üstelikte sağlıklı. Şöyle ki; süt, yumurta, tereyağı var içinde... O zaman başlamışken tarifi vereyim hadi hazırlayın kağıt kalemi (evet ben hala tarifleri deftere yazıp biriktirenlerdenim ;)
MALZEMELER 
2 su bardağı un
2 çay kaşığı kabartma tozu (ben 1 paket kullanıyorum)
3 çorba kaşığı toz şeker
2 yumurta 
yarım çay kaşığı tuz
1,5 su bardağı süt
2 çorba kaşığı tereyağı

HAZIRLANIŞI: Aynen normal kek yapar gibi önce yumurta ve şekeri iyice çırpın. Daha sonra sütü ekleyip biraz daha çırpın. Un, kabartma tozu, tuz ve yumuşamış tereyağını da ekledikten sonra son kez karıştırın. Pufuduk bi karışımınız olacak :)
 Ben tarçın da ekliyorum ya da portakal kabuğu rendesi, güzel oluyor, veya hindistan cevizi vs... Bu artık sizin hayal gücünüze kalmış :) Sonra teflon tavayı hafif yağlayıp 1 ufak kepçe karışımdan döküyoruz, aynı krep yapar gibi ama bir farkla; pancake kabarıyor :) Arkalı önlü bir güzel pişiriyoruz.
 İşte böyle :) Ecnebiler bunu balla süsleyip yiyorlar ama ben bazen balla bazen de çikolata sosuyla süslüyorum, hatta reçel de güzel olur. Yine hayal gücü diyelim :)
 Ta taaa işte sonuç! En üstüne de muz ve pudra şekeri. Zahmetsiz ama lezzetli. Hadi bakalım afiyet bal şeker olsun :)
Her zaman da becerikli olamam ki bu da nazarlığım olsun :P

10 Aralık 2013 Salı

BU ARALAR BEN...

Bu aralar ben ne zaman elimi post yapim diye pc ye atsam internet sorun çıkardı! (yazar burada post yapamama tembelliğinin sorumluluğunu internete atmaktadır :)) neyseki bugün biraz daha toparlandı demek isterdim ki bu posta başladığımdan beri 2 kez gitti, bakalım bitirebilecek miyim hayırlısıyla :/ en sonki posttan bu yana ufak bi Mersin-Adana kaçamağı yaptık, iyi oldu, güzel oldu :) düğünden sonraki ilk gidişimiz olduğu için de ayrı bir öneme sahipti bizim için :) temiz havada mandalina portakal bahçelerinde koşturup dalından meyve yemek... işte bunlar herkese kısmet olmaz, elhamdülillah bize oldu :) ne demiştim "damat dediğin kayınpederine yakışacak, elinden her iş gelecek"...
Ufak bir aile toplantısında köyümüzü basacak kadar çok aşure yaptım :) en güzel aşure güneş ışığı altında pırıl pırıl parlayan aşuredir demiş eskiler...
 ve işte bu da gören herkesin nefret ettiği ama benim severek aldığım güllü dallı eteğim :) özellikle kayınvalidem o kadar dert etti ki bu eteği, bana defalarca "kızım bu eteği en iyisi evin içinde giy" demesine rağmen daha sonra da eşimi arayıp "oğlum söyle de o eteği bi daha giymesin" demiş hahahaha çok güldüm :D zaten sevgili eşim de her fırsatta bu etekle dalga geçiyor, annem desek o hepten mesafeli bu eteğe karşı, döşek kılıfı gibi diyor :D anlıcağınız bi ben varım bunu beğenen bir de 2.sınıf öğrencilerim; onlar da benim gönlüm olsun diye galiba :P
Apartman olarak çılgın kahvaltı partilerimize devam diyoruz :) şaka maka öyle şeyler hazırlıyorlar, öyle döktürüyorlarki kahvaltı günü bana geldiğinde neler hazırlıcam diye kara kara düşünüyorum :/
İşte bunlarda kahvaltımızdaki minnoş uğur böceklerimiz :) altı baharatlı bisküvi, üstü krem peynir, cherry domates ve zeytin ezmesi. çok cici ama :)
Bu aralar ben Mersinden bol bol getirdiğimiz portakallar, mandalinalar ve elmalarla, onları yiyerek bitiremeyeceğimizi anladığımız an da ailemize buyur ettiğimiz katı meyve sıkacağını  sık sık bir araya getiriyorum, afiyetle içiyoruz :) işte bu da renklerin güzel uyumu :) hele bi de lezzetinin uyumu....
Bu aralar ben bi türlü çiçek yetiştiremedim. Maydanoz diktim büyümedi, roka diktim kurudu, fesleğen diktim, güneş, oksijen, su Allah ne verdiyse ama olmadı :(
Ben de çareyi kendim çiçek yapmakta buldum ^_^
Ne su istiyorlar ne güneş... Öyle soldum, çürüdüm, kurudum tripleri de yok! Ne demişler "çiçek yetiştiremiyorlarsa çiçek yapsınlar"
Tabi hiç bişey Rabbimin yarattığının yerini tutmaz, her şeyi iyi de kokmuyor arkadaş :( neyse kış çıksın ozaman canlı çiçeği tekrar denicem, umudum var :)
Bu aralar ben ilk yemekli misafirlerimi aldım, menüyü galiba biraz abarttım, sabahtan başladım, listedeki bütün yemekleri yaptım :) arttı tabi 3 gün oldu 3 gündür yiyoruz :D
Ha yemek demişken bi de ben bu ara 4 kilo aldım, işin kötü yanı da bundan hiç rahatsız değilim :) hiç huyum değilken kızartma bile yaptım yedim... Sonum hayrolsun, bi sonraki posta kadar herkes Allah a emanet olsun :)

24 Kasım 2013 Pazar

ÖZEL GÜN: ÖĞRETMENLER GÜNÜ

Çocukluğumdan beri en büyük sıkıntım hep bir yazının ilk cümlesini yazmak olmuştur, o yüzden bodoslama giriyorum :) henüz öğretmenlik hakkında ahkam kesecek kadar uzun süreli değil öğretmenlik tecrübem. 2 aylık bi sürede edindiklerim, gördüklerim, gözlemlediklerim sadece milyonda biridir bu işin ama yine de kendime bazı notlar oluşturdum kafamda. Ne mi?
- Öğretmenlik, burnu akmış bir çocuktan tiksinmemek, aksine ona garip bir sempati duymaktır
- Öğretmenlik, tembel öğrencinin değil yüzsüz öğrencinin tam bir baş belası olduğunu bilmektir
- Öğretmenlik, aynı anda 40 çocuğu dinleyip, 40'ına birden cevap vermeye çalışıp 40'a bölünmek ve akşama kadar kendini toparlayamamaktır :)
- Öğretmenlik, mesainin 5'te bile bitememesi bi sonraki güne kadar devam etmesidir! (ödev kontrolü, materyal hazırlama, derse çalışma bla bla bla)
- Öğretmenlik, sınavdan düşük alan öğrenciler için üzülmek, bölük pörçük uyuyabilmektir
- Öğretmenlik, söylediğin cümleyi çocukların anladığını farkettiğin andaki rahatlama, ferahlama, ve o gece rahat uyumaktır.
... uzar gider aslında bu liste ama benim 2 aya sığdırdığım bunlar; yine de daha çok başındayım tabiki:)
Ha bi de öğretmenlik bazı çocukları ısırmak istemek ama kıyamamaktır!! elini kolunu parmaklarını ısıracaksın şunun!
Öğretmenler günü şerefine öğretmen bi çift olarak eşimle kendimizi ödüllendirdik bugün ve eve missss gibi kokusunu yayan bol yeşillikli bol ekşili bi kısır hazırladık! 3 öğün olsa 3 öğün yeriz, o kadar da iddialıyız :)

ve kısırın üzerine de eşimin elleriyle hazırladığı pufidik hindistan cevizli kurabiye (laf aramızda benim bey pek bi maharetli çıktı maşaallah :)) uygun bir zamanda bunun da tarifini paylaşcam inşallah, kendisi sevgili özlem ablamdan, pek bi lezzetli :) uzun lafın kısası tüm öğretmenlerin, öğretmen olmak isteyenlerin, öğretmenleri sevenlerin sevmeyenlerin, her her herkesin öğretmenler günü kutlu olsun; sonuçta profesyonel olarak yapsın yapmasın herkes öğretmen değil mi? bi öğretmen olarak en büyük amacım bu peygamber mesleğini peygamberime yakışır bir öğretmen olarak ifa etmek. Rabbim yüzümüzü kara çıkarmasın, günümüz kutlu mutlu olsun :) bu postumu da klasikleşen öğretmen cümleleriyle bitiriyorum hoşçakalın esen kalın ( galiba bu cümlelerin hepsini kullandım şimdiden hahahah :D)

21 Kasım 2013 Perşembe

TARİF: CUPCAKE

Görüntüsü harika, adı sevimli, tadı lezzetli şirin mi şirin cupcake lere ve cupcake figürlü herhangi bir şeye çoğumuz "hayır!" diyemiyoruz eminim... Almasakta iç geçiriyoruz, sempati duyuyoruz :) işte ben de sizdenim! hal böyle olunca "du bakim bi de ben yapim bu cupcake lerden, ne farkı varki normal kekten acaba?" dedim ve gördüm farkını, birazdan siz de göreceksiniz :) önce hazırlık...
           "kıslaaar ben yumurtaları çırpmaya hazırım"
Malzemeler
2 adet yumurta
2,5 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
1 su bardağı esmer şeker (normal şeker de olabilir ama esmer şeker çok hoş bi aroma veriyor)
1 su bardağı süt
1,5 su bardağı sıvıyağ
vanilya
Kreması İçin
200 gr pudra şekeri (1su bardağı)
80 gr tereyağı (oda sıcaklığında)
25 ml tam yağlı süt (2 yemek kaşığı)
vanilya
(Not: bu krema çok yağlı olacak diye ben krema olarak krem şanti kullandım, güzel oldu)
Hazırlanışı: Şeker ve yumurtayı şeker tamamen eriyinceye kadar kadar çırpıyoruz, hemen yorulmak yok ellere kuvvet :) sıvıyağı ekleyip çırpmaya devam ediyoruz. un, vanilya ve kabartma tozunu ekleyip akıcı bir hamur elde edene kadar çırpıyoruz. kalan yağı muffin kaplarına sürüyoruz. her kabın yarısına kadar hamur koyun ki, keklerimiz pişerken çıldırıp kaplardan taşmasın :) önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında 30 dk kadar pişiriyoruz. kremanın malzemelerini de iyice iyice iyice karıştırıyoruz ki kabarsın puf puf olsun. tabi krem şanti yapacaksanız o daha da kolay :) 

       şimdi geldik en eğlenceli kısma: SÜSLEME :)


işte bu nokta cupcake i normal kekten ayırıyor, tam bir çılgınlık!! süslemek o kadar zevkli ki kendime hakim olamadım, neredeyse domatesle bile süslemeyi düşündüm hahahah :D


Süslemelere doyamadım :)


Çocuklar en çok bunu beğendiler; öyle ki bonibonlarını seçip, kremaya da burunlarını sokup kekini fırlattılar hahahha :D yapması kolay, süslemesi zevkli, görseli zaten belli... hadi bakalım kolay gelsin afiyet olsun şimdiden :)


20 Kasım 2013 Çarşamba

Bismillahirrahmanirrahim...

Bismillahirrahmanirrahim... inşallah bana ve herkese faydalı bir blog sunarım :) hadi bol köpüklü kahvemizi hazırlayalım ve arkamıza yaslanıp blogun tadını çıkartalım :)